ÇAMLIDERE BÖKELER KÖYÜ
  DÖRTKONAK(ŞAY)
 
 
Dörtkonak Köyü-Çamlıdere (08 Mart 2009)
Yazan ve fotograflayan: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr)
08 Mart 2009 Pazar günü, Ahmet Bozkurt’un öncülügünde Fotograf Sanatı Kurumu’nun
organize ettigi “Çamlıdere Köyleri” fotograf gezilerinin 3. duragında Dörtkonak köyüne
gidiyoruz. Bugün aynı zamanda Dünya Kadınlar Günü, tüm kadınlarımızın bu anlamlı gününü
kutluyoruz.
Kurt mahallesi, Dörtdivan Köyü-Çamlıdere, Ankara
Bugün Ankara’da çok güzel bir bahar havası var, dün esen sert fırtınadan eser kalmamıs. Bu
havada ya fotograf çekilir yada Çamlıdere’nin Dörtkonak köyüne gidilir. Biz, FSK olarak sanslıyız ki bugün ikisini birden yapabiliyoruz
Saat 08:30 gibi Ankara’dan yola çıkıyoruz, otobandan giderek Çamlıdere sapagından yoldan
ayrılıyoruz. Saat 10.00 civarında Çamlıdere ilçesine ulasıyoruz. Burada, bize esilik edecek
olan yerel rehberimiz Murat Demirezen’i beklerken sıcak çaylarımızı yudumluyoruz.
Murat ile bulusamadık, geç kalmamak için yola koyuluyoruz. Geldigimiz yoldan geri dönerek
Meseler köyü sapagından saga dönüyoruz. Meseler’i geçtikten sonra yolumuzun üstündeki
Avsarlar köyüne ulasıyoruz. Planımızda olmasa da bu köye bir göz atıp havasını solumak,
dokusunu fotograf makinelerimizle yakalamak istiyoruz. Köy meydanında dolasıp
karsılastıgımız köylülerle sohbet ederken bir yandan da etrafı fotograflıyoruz. Köyün hemen
yanından akan Taslıyayla deresi eriyen kar sularını taskınca tasıyor. Bu ve yolumuzun
üzerindeki Derecik deresi kuzey sularını toplayarak Çamlıdere barajına ulastırıyor. Dereleri
dolduran bol su, Ankara’nın suyunun saglandıgı Çamlıdere barajının doldurması ile
Kızılırmak suyuna ihtiyaç duymayacagımızdan dolayı köylüler kadar bizleri de bir parça
sevindiriyor. Yaklasık yarım saat Avsarlar’da oyalandıktan sonra yola koyuluyoruz tekrardan.
Dörtkonak köyüne giden araç yolu, Çamlar köyü sapagında yagan yagmur ve eriyen kar suları
ile tasan derelerden dolayı tahrip olmus. Yolun, çalısan is makinaları tarafından açılmasını
beklerken bizler de bos durmayıp etrafımızda gördüklerimizi fotograflıyoruz. Ortalık monoton görünse de fotografcı için etrafta ortaya çıkartacak ilginç çok seyler vardır her zaman.
Yol ulasıma açıldıktan sonra yola koyuluyoruz. Yolumuzun üstünde büyükçe bir köy olan
Atça ve sonrasında Kuyubası köylerini geçtikten sonra Dörtkonak köyünün mahallelerinin
yayıldıgı vadiyi ve mahallelerin kuruldugu yamaçları yukarıdan izliyoruz. Sadece izlemekle
kalmayıp, manzara karsısında aracın içinde duramayıp hemen kendimizi dısarıya atıyoruz,
Dörtkonak köyünün dizili mahallelerini uzaktan fotograflıyoruz.
Saat 12.00 gibi, sonradan Dörtkonak köyünün yedi mahallesinden biri ve en büyügü oldugunu
ögrendigimiz Sayı mahellesine ulasıyoruz. Çamlıdere’de bekledigimiz rehberimiz Murat ile
burada bulusuyoruz. Orta mahallede (Göl mahallesi) bizi bekleyen muhtarı daha çok bekletmemek için burada fazla oyalanmadan sadece birkaç fotograf çekerek ayrılıyoruz.
Saat 12.30’da Göl mahallesinde oluyoruz. Köyde bizi muhtarla birlikte bekleyen köylülerle
selamlasıyoruz. Köyün muhtarı Mustafa Cengiz, bizi köy odasına alarak agırlıyor. Büyükçe
bir odun sobasının ısıttıgı köy odasına kuruluyoruz. Kimimiz yol yorgunlugunu üstünden
atmak için seriliyor, kimi köy odasında ilk kez bulunmanın farklı deneyimini yasıyor, kimi de
dinlenmeyi lüks görerek bu odada bile fotograflanacak nesneler arıyor.
Ama hepimizin ortak noktası açıktıgımız duygusu ve birazdan güzel köy yemeklerini
tadacagımız içgörüsü. Köylü kadınların bizler için hazırladıgı nefis yemekleri ikram ediyor
köylü erkekler. Menüde bekledigimizden fazla çesit var: mercimek çorba, kuru fasülye, etli
prinç pilavı, salata ve yanında ikram edilen ayran. Karnımızı fazlası ile doyuruyoruz, ben ise
biraz abartıyorum.
Dörtkonak köyü köy konagı
Yemek sonrası çaylarımızı yudumlarken muhtar ve köylülerle sohbet ediyoruz. Biz kendimizi
ve ziyaret sebebimizi açıklarken Mustafa Bey de muhtarı oldugu köyü hakkında bizleri
bilgilendiriyor. Aldıgımız bilgilerden Dörtkonak köyünün yedi mahalleden olustugunu
ögreniyoruz. Bu mahalleler; Sayı, Göl (Resuller), Kurt, Dedem (Dedemçayırı), Osmanfakı,
Emirali ve Derecik. Mahalleler, Derecik deresinin ayırdıgı iki yamaça yayılmıs. Her bir mahalle birbirlerine yakın olmasına ragmen ayrı kümelenmis.
Ataları Kırsehir’in Çicekdagı’ndan gelerek burayı yurt tutmuslar. Önceden tiftik keçileri
yetistiren köylüler keçi yetistirmenin yasaklanması ile bu isi artık yapmıyorlar. Köylülerin
birçogu sehire yerlesmis, buraları daha çok yazlık olarak kullanıyorlar. Muhtarın kendisi de,
Ankara’da uzun süre dolmus soförü olarak çalıstıktan sonra emekli olmus ve köye yerlesmis.
On besyıldır muhtarlık yapması köyde ne kadar sevildiginin de bir göstergesi.
Köyün bir özelligi de Ankara’nın sınır köylerinden olusu. Ankara’ya 130 km, ilçeye de 20 km
uzaklıkta. Köyün rakımı ise 1280 metre. Sohbetimiz sırasında köyün Cankurtaran civarlarında
1675 m yükseklikte yaylalarının oldugunu ögreniyoruz. Köyün üst tarafları Bolu il sınırları
içinde kalıyor. Ankara-_stanbul otobanı köyün yakınından geçiyor, yolu köyün bu mahallesinden görmek olası.
Derecik çayı
Yemek sonrası Dörtkonak köyünün bu mahallesinden ayrılmadan önce köye dagılarak
köylülerle sohbet edip ilginç bulduklarımızı fotograflıyoruz. Yanımızda getirdigimiz küçük
hediyeleri ihtiyaç sahiplerine dagıtması için muhtara veriyoruz.
Kurt mahallesi-Dörtkonak Köyü
Muhtar ve birkaç köylü ile birlikte önce Dedemçayırı, daha sonra da Kurt mahallesini
geziyoruz. Diger mahallelere aracımızın çıkması zor olacagından ve zamanımızın kısıtlı
olusundan gidemiyoruz. Çok geç kalmamak için köylülerle vedalasarak ayrılıyoruz. Günün
son ısıklarını gelirken kısa süreligine durdugumuz Sayı mahellesinde degerlendiriyoruz.
Kurt mahallesi-Dörtkonak Köyü
Ankara’ya dönmeden önce yolumuzun üstündeki Çamkoru izci tesislerine ugrayarak
söminenin basında günün tatlı yorgunlugunu üzerimizden alan sıcak çaylarımızı
yudumluyoruz, saat 18:20 gibi ise dönüs için yola koyuluyoruz. Saat 19:30 gibi de Ankara’ya
ulasıyoruz.
Hüseyin Sarı
09 Mart 2009, Ankara
Rota
·         son -
 
 
  Bugün 5 ziyaretçi (8 klik) kişi burdaydı! SEYMENW